Pelin (Doğru Arsel), rol aldığı, “Dünyada Tek Başına” tiyatro oyununun duyurusunu paylaştığında hikâyeyi tam olarak bir yere oturtamamıştım. Afişte kullanılan görsel ile tanıtım metni tam olarak örtüşmüyordu. O, dalgalanan zafer bayrağı mı? Cepheden, uzakları mı seyrediyor Sultan? Nerden gelip, nereye gidiyor Sultan?
Oyunu izlediğimde, anladım ki metnin çok yalın bir derdi vardı: bir kadının varoluş mücadelesini anlatmak. Ancak, bu mücadeleyi Sultan çile değil, *keşfetmenin coşkusu* üzerinden anlatıyordu. Bir sohbetimiz esnasında, duyuruların Sultan’ın dönüşüm macerasını neden ve nasıl yeterince anlatamadığına dair düşüncelerimi Pelin’le paylaştım. Pelin, Galatasaray Üniversitesi’nden arkadaşım, yapıcı her öneriye açık biri olarak kafamdan geçenlere dair birkaç taslak paylaşmamı istedi. İlk tur postlarda biraz eli bol davrandım. Renkler, cut-outlar ve animasyonlar derken Sultan anlatıcı değil de “çığırtkan” oldu bir anda; Instagram postu oyunun anlatmak istediği duygunun önüne geçti ve haliyle rafa kaldırıldı. Aslında ilk taslakta sınırsız coşmayı severim, tasarımcı ve müşteri arasında görsel dile dair söze dökülmemiş beklentilerin karşılıklı konuşulabilmesi için bir çerçeve sağlar. Bir taslağın kullanılmaması bir kayıp değil; eğer doğru şekilde değerlendirilebilirse, sürecin bir parçası da olabilir.
İkinci turda işe oyunun afişini revize ederek başladım. Ardından basın bültenini ve bülteni taşıyan e-postayı yeniden kurguladım. Çünkü özellikle tiyatro gibi bağımsız üretimlerde, izleyiciye neden gelmesi gerektiğini bir cümleyle anlatabilmek çok kıymetli. “Bu oyunu kim, neden izlemeli?” sorusunu metnin özüne dokunmadan ama etkisini artırarak yanıtladım. Pelin’in onayıyla, bu metinlerin içinden sosyal medyada kullanılabilecek bölümler seçtim. Böylece içeriği farklı formatlara bölüp yeniden üretmeye uygun bir metin havuzu oluşturdum.
Görsel açıdan elimde güçlü ama sınırlı bir kaynak vardı: az sayıda profesyonel çekim ve neredeyse tamamı siyah fonlu sahne fotoğrafları. Ben de bu sınırlılığı avantaja çevirdim: siyah fonla bütünleşecek şekilde koyu gri bir arka plan seçtim; gözün ilk bakışta ayırt edeceği mesaj parçaları içinse tipografiyi ve renk vurgusunu öne çıkardım. TV röportajında geçen sesi, kulis ve sahne fotoğraflarıyla miksleyerek bir reel oluşturdum. Ardından bu reeli tek seferde harcamamak için carousel formatında yeniden dolaşıma soktum. Böylece içerik hem farklı kitlelere hem farklı zamanlarda erişim şansı buldu. Yeniden kurguladığım afiş de Instagram postlarının kapakları ve bilet kampanya duyurularının storyleri oldu. Hiçbir şeyi ziyan etmedim; aksine, tekrar tekrar değerlendirdim.
Nihayetinde: Bu çalışmada temel hedefim, günümüz izleyicisinin alışık olduğu Instagram görsel diliyle, oyunun dramatik yapısı arasında bir köprü kurmaktı. İçerik üretimi sadece “duyuru” değil; bir hikâyeyi çağdaş bir mecra üzerinden yeniden anlatma imkânı sunuyor. Sultan için yaptığım tam olarak buydu.
