Teknoloji ve yenilik alanında öne çıkan bir müzecilik buluşması: #MuseumNext // A distinguished museuology reunion on innovation and technology in museums: #MuseumNext
MuseumNext, teknoloji ve yenilik alanında düzenlediği konferanslarla son yıllarda öne çıkan bir müzecilik buluşması. 18-20 Haziran tarihleri arasında Newcastle’da 6.sı düzenlenen konferansın konuşmacıları arasında dünyanın birçok ”lider” müze kurumunun yöneticileri yer alıyor. Ziyaretçilere interaktif deneyimler sunulan projelerin ve deneyimlerin paylaşıldığı bu konferanslar, yeni müzecilik anlayışı ekseninde geliştirilen uygulamaları tanımak açısından bir fırsat.
”İnanıyoruz ki teknoloji müze izleyicisinin beklentilerini değiştiriyor. Artık bilginin onlara sadece yayınlanmasını istemiyorlar; onlar da yaratmak, geliştirmek ve üretimde işbirlikçi olmak istiyorlar. Etkinliklerimiz aracılığıyla yeni düşünceleri destekliyor ve ”sırada ne var?” sorusunu tartışmak üzere platform oluşturuyoruz.” (MuseumNext.org)
Yenilikçi müze projelerini teşvik etmeye devam eden MuseumNext bu yıl programa yeni bir bölüm ekledi: MuseumNext Awards. Newcastle’da açıklanacak ödülü hangi uygulamanın kazanacağını merakla bekliyorum.
Bu yıl yakaladığım Museumnext konferansında gönüllü çalışma fırsatını vize zorunluluğu sebebiyle kaçırdım. Umarım gelecek sefere.
O zamana kadar MuseumNext videolarını Vimeo kanalından izlemeye ve konferansı Twitter’da #MuseumNext etiketiyle takip etmeye devam!
MuseumNext is a distinguished museuology reunion on innovation and technology in museums. The sixth conference will be held in Newcastle, UK between June 18 and 22. MuseumNext gathers together the opinion leader delegates from all around the world. It offers a unique opportunity to discover new interactive applications and projects developed in the context of new museology.
“We believe that technology is changing the expectations of museum audiences, they no longer want to have information just broadcast at them, they want to create, to curate and to co-produce experiences. Through our events we encourage new thinking and create a platform to discuss ‘what next?'” (MuseumNext.org)
MuseumNext continues to support innovative museum projects by adding a new section to the programme: MuseumNext Awards. I’m curious about the award winning project, which will be announced in New Castle.
Because of the visa obligations, I missed the chance to attend to the MuseumNext as a voluntary this year. Fingers crossed for the next time.
Until then let’s keep watching the MuseumNext videos on Vimeoand following the conference on Twitter via #MuseumNext!
Recently, I developed a newfound interest in reading autobiographies of Influencers. I yearned to understand how they forged their online personas, achieved virality on social media, and coped with the myriad costs of fame in the Influencer industry. Among the tales that captivated me the most was that of @Jillisblack. Her story stands out not just because she is Black and queer, but because she has been attuned to her audience’s expectations in the culture industry since the moment her first video went viral on Facebook in 2016. Her narrative unveils the complexity of today’s Influencer economy, where the valuable currency is the sale of one’s persona.
Müze Gazhane, açılışını uzaktan, sosyal medya üzerinden takip edebildiğim kadarıyla, kentliye tam da ihtiyaç duyulan bir anda heyecan getirdi. Sebebi basit: Bir endüstriyel miras yapısı mahallelinin önderliğinde başlatılan ve yıllar süren akademik ve politik mücadeleler sonucunda yıkımdan kurtarıldı ve uzun yıllara yayılan restorasyon çalışmaları Ekrem İmamoğlu yönetimi tarafından tamamlanarak kamusal mekâna dönüştürüldü. Peki, bu mekân biz kentlilere ne vaad ediyor?
1993 yılında gaz üretimine son verilen mekânın günümüze uzanan yolculuğunu ve İstanbul’da yer alan diğer gazhane miraslarına dair planlarını, İBB, hazırladıkları videoda kapsamlı bir şekilde anlatmış.
Videoda sıkça duyduğumuz ifade ‘yaşam alanı.’ Benim vaad olarak değerlendirdiğim de tam bu ifade. Emre (Erbirer) açılıştaki ziyaretinin ardından hazırladığı tweet zincirinde planlanan hizmetlere dair eleştirel yorumlarda bulunmuş. kültür.limited’da yayınlanan yazısında da bu yorumlarını hem çağdaş müzecilik kavramları hem de kültür yönetimi açısından değerlendirip güzel bir tartışma zemini hazırlamış. Son İstanbul ziyaretimde Müze Gazhane’yi dolaşırken, Emre’nin yazısının sonunda dikkat çektiği noktaları yeniden düşündüm:
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Müze Gazhane’nin açılışında Çırpıcı’da ve Yedikule’de açmayı plânladıkları başka yaratıcı kampüslerden de bahsetti. Kuşkusuz İstanbul’un bu gibi alanlar kazanması çok değerli. Ancak bununla beraber bu alanların kente ve kamuya kazandırılırken tarihini, mirasını ve hafızasını doğru aktarmak, bileşenlerini ve katılımcılarını sürece doğru dâhil etmek, yaratıcı ekonomideki rolünü iyi belirlemek ve stratejik tasarımdan yararlanarak karar almak şart.
Müze Gazhane, ilk bakışta, sunduğu bazı hizmetleri yeniden değerlendirmeye ihtiyaç duyuyor gibi görünse de, naçizane fikrim, en temel soru(n) erişim. Erişilebilirlik birçok farklı bileşeni bir arada düşünmeyi gerektiren bir kavram. En basit haliyle üç adımda düşünecek olursak, öncelikle, kentsel planlama açısından mekâna erişim; daha sonra, müze mekânında yer verilen sergiler aracılığıyla bilgiye erişim ve son olarak, farklı ziyaretçi gruplarının sunulan hizmetlere erişimi. Örneğin, mimari tasarımda rampalara ve asansörlere bazı bazı alan verilirken alandaki yönlendirmeler ve sergiler görme ve işitme engelliler için erişilebilir mi? Mekânın 300 arabalık otoparkı bütün tanıtımlarda övünçle bahsedilirken, Hasanpaşa’nın tek şeritli ve tek yönlü sokaklarında böylesine bir trafik akışı erişilebilir bir kentsel planlama mı? İBB’nin kentin farklı noktalarında halihazırda bulunan otoparkları ve iskeleleri ile Müze arasında uygulanacak bir shuttle servisi daha kolay ulaşım imkânı sunmaz mı? Sergi planlaması, Ekrem İmamoğlu’nun paylaştığı kısa videodan da anlaşıldığı üzere, İstanbul’un halihazırdaki problemlerinin altını çizmek ve kentlileri kentsel dönüşüm, iklim krizi ve özellikle de Kanal İstanbul konularında bilinçlendirmeyi hedeflese de filtrelenerek basitleştirilmeyen ve yalın bir dille aktarılmayan bilgiler ne kadar erişilebilir?
Müze, kavram olarak, İBB’nin Gazhane’yi yeniden işlevlendirme misyon ve vizyonunda nasıl bir rol oynuyor, belirsiz. Çünkü bir müze, en yalın ifadeyle, bir koleksiyondan oluşur. Nedir Müze Gazhane’nin koleksiyonu? Karikatür ve Mizah Müzesi, İklim Müzesi ve Bilim Merkezi birer koleksiyon mudur? ICOM’un yeni müze tanımında madde madde listelendiğine göre Müze Gazhane ne yapar (toplama, koruma, belgeleme, araştırma, sergileme, yayınlama) ve de nasıl yapar (iletişim-diyalog, kâr amacı gütmez, erişilebilirlik, kapsayıcı, sürdürülebilirlik, yenilikçi, multidisipliner, interaktif)? Müze Gazhane’nin turistik içerik dışında herhangi bir bilgi sunmadıkları internet sitesinde de Müze’nin misyon ve vizyonuna ulaşamıyoruz. İçerik planlamasıyla ilgili o kadar bilgi verilmemiş ki, Müze Gazhane’nin yönetimini üstlenen ekibi bile tanıyamıyoruz.
Müze Gazhane’nin sosyal medya duyurularından anlaşılıyor ki söyleşiler, tiyatro-konser vb. gösteriler, kitap satışı, kafe-restoran işletmeciliği ya da pilates ve yoga dersleriyle mekânda bir ‘yaşam alanı’ kurulmaya başlanmış bile. Peki, kentlilerin ilgisi? Mesela, kim bu katılımcılar? Etkinliklere gerçekten ilgilerini çektiği veya ihtiyacını hissettikleri için mi katılıyorlar yoksa ‘başka alternatifimiz yok’ mu diyorlar?
Müze Gazhane’nin yolu uzun. İBB yönetiminin heyecanı yüksek. Mekân ziyaretçilerinin de hangi gruptan olursa olsun belli ki gençliği bakî. Masa başlarında yapılan planlamalarla değil, mahalleliyle ve kentliyle yapılacak ‘ihtiyaç analizleri’ doğrultusunda yaşayan bir alan kurmak da mümkün. Bir endütriyel miras yapısının kentsel mekâna dönüştürülmesi başlı başına bir başarı. Sadece, müze olmak zorunda mıydı? Neden yalın bir halde Hasanpaşa Gazhanesi denilemedi? Müze kavram olarak bir mekânı daha mı prestijli tanımlıyor? Müze, müzecilik işlevlerini yerine getiremeyen mekânların vitrinlerini parlatmak için kullanılan bir ‘konsepte’ dönüştüğünde Türkiye’de müzecilik çalışmalarına verilebilecek zararlar neler?
Yıllar önce bir araştırma projesi üzerinde çalışmaya başlamıştım: Belediyeler neden müze kurar? Türkiye’deki belediye müzelerini koleksiyonları, hizmetleri ve hedef kitleleri açısından inceleyecek ve çağdaş müzecilik ekseninde bir analiz yazacaktım. Projeye fon da sağlanmıştı ama sonra birtakım iletişimsizlikler ve vazgeçişlerle planlama aşamasında kaldı. Evet, yerel kültürel mirası korumak, saklamak ve sergilemek yerel yönetimlerin işi, ancak bu işin de şüphesiz bir politikası var. Araştırmadaki analizin amacı, yerel yönetimlerin müzecilik politikalarını incelemekti. Müze Gazhane’ye bu gözle de bakmak lâzım. İBB’nin kültürel miras ve müzecilik politikaları. Ufukta kurulmakta olan bir müze daha var, İstanbul Kent Müzesi.
Masumiyet Müzesi, Avrupa Müze Konseyi 2014 Ödülü’nü aldı ve geçtiğimiz günlerde Orhan Pamuk tarafından müzeye götürülen ödül, 1 yıl boyunca burada sergilenecek.
Museum of Innocence has been presented with the European Museum of the Year Award 2014 and the award, taken to the museum by Orhan Pamuk, will be displayed here during a year.
Aşağıdaki videoda ödülün müzeye götürülüşünü izleyebilirsiniz. Videonun açılış müziği Nil Karaibrahimgil’in müze için yaptığı jingle. Müzeyi gezenler ve / veya romanı okuyanlar Meltem Gazozları’nı anımsayacaklar. Müzede gezerken duyulan farklı seslerden biri de bu jingle. Reklam filmiyle birlikte müze koleksiyonu için özel olarak üretilen eserler arasında.
In the video below, you can watch the journey of the award to the museum. Video’s opening song is a jingle composed by Nil Karaibrahimgil for the Museum of Innocence. Museum visitors and / or novel readers would remember Meltem Gazozları. This jingle is one of the sounds that you can hear during your visit. It is also one of the objects, like its video ad, produced specially for the museum.
Bu vesileyle Masumiyet Müzesi sesli rehberinden de bir kuple paylaşmak isterim. Ziyaretçiyi müzede, Orhan Pamuk ağırlıyor. Bazen romandan bazen katalogtan metinler okuyor Orhan Pamuk. Yazar Orhan Pamuk mu konuşan, yoksa müze kurucusu Orhan Pamuk mu? Bir bip sesiyle ayrıştırılmaya çalışılsa da anlatılar ben çok önemsemiyorum. Zaten her iki kişi de iç içe geçmiş değil mi? Masumiyet Müzesi Eski Direktörü Esra Aysun, Açık Radyo’da katıldığı programda sesli rehber projesini ve daha fazlasını anlatıyor. Aşağıdan radyo programının kaydını dinleyebilirsiniz.
By the way, I would like to share a part from audio guide. Visitors are welcomed by Orhan Pamuk. He reads fragments both from novel and the museum catalogue. Is it author Orhan Pamuk or museum founder Orhan Pamuk? Even the fragments are seperated with a beep, I don’t care. Indeed, they are intertwined. At a radio program, the Ex-Museum Director Esra A. Aysun talks about the audio guide project and more. It is possible to listen the audio record. (Certainly, it’s in Turkish.)
İnternette binlerce sanat eseri varken neden sadece müze ve galerilerdekilerle sınırlı kalalım?
Why should we limit ourself with museums and galleries, while there are thousands of artworks on the Internet?
New York merkezli Electric Objects bu bakış açısıyla koleksiyonerlere yeni bir araç sunuyor; E01. Eseri öne çıkartacak şekilde minimalist bir tasarıma sahip olan bu bilgisayar teknolojisi sayesinde, bilgisayarınızda, tabletinizde ya da cep telefonunuzda bir araya getirdğiniz dijital görselleri evinizde özgürce sergileyebilirsiniz.
In this point of view, New York based Electric Objects presents a new tool for collectors; EO1. This computer technology, emphasizing the artwork through a minimalist design, allows you to display freely the digital images collected on your computer, tablet and mobile phones.
“Why can’t we enjoy digital art in the same way we enjoy paintings or photographs? Can we have a different sort of relationship to computers and to media objects that are contained within them?” – Jake Levine, Electric Object
Roboski Müzesi’nin Türkiye’nin yüzünü Roboski’ye dönmesini sağlayarak ortak adalet talebinin yükselebileceği bir mekan, adalet isteyen herkesin altında toplanabileceği bir çatı olsun istiyoruz. – Roboski Müzesi Girişimi
A few weeks ago, I presented a part of my doctoral research at our graduate school’s, Center for Metropolitan Studies, annual conference in Berlin. Instead of talking only about theoretical framework (nor preliminary notes of my on-going field study), I aimed to display recent political cases from Turkey in order to highlight the importance of archiving born digital materials. The idea was to show some footages. In other words, during my talk, I screened short clips from three activist videos as supporting examples of my arguments. It was clear that images would talk better than I do. Indeed, they did. It was obvious in the audience’s reaction both during and after my talk. Now, I’m thinking about publishing it. But my concern is not finding the most suitable academic platform. (My research project is not there yet.) Actually, I’ve been questioning, how can I receive feedback about my talks/papers which include moving image? Especially, when image is the object, not a reference.
I’m aware that one of the most common ways to include moving image is narration. Author describes the environment, atmosphere, people, emotions, talks, etc. S/he mostly tries to benefit from the power of literature. But, seriously, today? Aren’t we in the age of digital publishing?
At this point, digital humanities appears in my mind with its huge discussion on knowledge production in digital: Social Reading. Writing-and-Sharing. Blogging-and-Social Media. Fresh New Ideas-and-On-going Discussions. Reproducing-and-Re-sharing-and-Re-discussing. Yes, this is academia. And social reading on the Internet facilitates reaching more people, especially people that you haven’t met in person yet, and collecting diversified-interdisciplinary-comments. It definitely enhances your research. Because it is beyond sending a paper to a particular email list, and hope getting some responses. Plus, emailing keeps discussion one-to-one. Social reading steers the community discussion. This is what I’m actually looking for my talks/papers: Hearing some comments. So, my new question is, how can I make this happen?
After having this question in my mind for the last few weeks by reviewing various online magazines, platforms, and blogs, I have decided to add a new category to my blog, urbanbuzzy, and post my questions about my doctoral research. -Stay tuned!-
Please, come join me, and leave your comments. Any contribution would be appreciated.
This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Cookie settingsACCEPT
Privacy & Cookies Policy
Privacy Overview
This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these cookies, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are as essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may have an effect on your browsing experience.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.