#PokemonGo çılgınlığına dair Holocaust Müzesi‘nin “burada oynamak gayet uygunsuzdur” ifadesinden beri bu konuya müzeler nasıl yaklaşıyorlar merak ediyorum. Museum Hack‘te, Blaire Moskowitz’in imzasıyla yayınlanan “Müzelerde Pokemon Go: Hepsini ziyaret etmem gerek” başlıklı yazıda oyunun peşinde ilk defa müzeye gidenlerden tutun da müzenin ani ziyaretçi kalabalığına şaşıran küratörlere kadar olayın farklı açıları aktarılmış.
İtiraf etmeliyim, ben de bir an, bu bir iletişim malzemesi olarak nasıl kullanılabilir?, diye düşündüm. Bir oyunun peşinde müzeye gelip sonra da sanat eserlerinin büyüsüne kapılmaları mümkün mü ziyaretçilerin? Sonra başka bir soru düştü zihnime, bu oyuncuları ziyaretçi olarak adlandırmalı mıyız gerçekten? Yoksa, biz bi’ pokemon bakıp çıkıcaz, grubu mu açmalıyız yerli, yabancı ziyaretçi gruplarının yanına? Tam da bu sırada Hyperallergic‘te yayımlanan “PokemonGo oyuncuları müzelere akın ediyor, Pikatchu ararken Picasso’yu geçiyor” başlıklı yazıyı gördüm. Belli ki bu sorularla boğuşurken yalnız değilim.
Who knows if Pokémon Go will really result in visitors’ increased interest in or engagement with art or historic objects, but here’s hoping that players with their eyes on their devices don’t accidentally back into a work of art and become our next target of shaming.
Arkadaşlarım arasında oynayanlar olduğunu biliyorum. Bana ısrarla bu oyunun onlara hareket sağladığını anlatmaya çalışıyorlar. Bense hareket ederken neden cep telefonumla oynamam gerektiğini anlamıyorum. Sanırım kişisel sorunum sürekli cep telefonuyla yaşamakta.
Türkiye’de durum nasıl diye merak ettiğim için dün sabah Twitter’da fikir sordum:
#PokemonGO oynarken müzeleri ziyaret eden var mı aramızda? deneyimleri, tepkileri ve yorumları merak ediyorum. #EldenEleUzatalımLütfen
— Elif Çiğdem Artan (@elifcigdemartan) July 13, 2016
Henüz bir yanıt alamamışken Pera Müzesi’nin Instagram paylaşımını gördüm. Türkiye’nin ilk müzeci Pokemonu sahneye çıkmıştı:
Takipçilerin arasında bu duruma çok sevinen de var, off siz de mi, diye tepki gösteren de.
Görsele bakınca şu geldi aklıma; peki, eserlerin telif hakları? Malum, bazı müzelerde hiçbir yerde bazı müzelerdeyse sergisine göre fotoğraf çekmek yasak. Holocaust Müzesi’nin tepkisinde de oyun konseptiyle mekânın kimliğinin birbirine uymaması yatıyor zaten. Bütün bunlar bir araya gelince müzeler açısından durum nasıl şekil alacak merakla bekliyorum. Sergi mekânında ziyaretçileri rahatsız ettiği için yasaklanan selfie çubuklarının yarattığı tartışma gibi, bu durumun da müze izleyicileri arasında bölünmelere neden olacağını düşünüyorum.
Not: Oyun kültürüne çok uzak olduğumdan olayı tam kavrayabilmek için Bigumigu’daki yazıyı okudum. PokemonGo ne, diyorsanız buradan ulaşabilirsiniz.