Modern çağın tanımlayıcı unsurlarından birinin arşivler olduğunu söyleyebiliriz. Arşivler, tarihi bilgi ve hafıza biçimlerinin biriktirilmesi, saklanması ve yeniden değerlendirilmesi amacıyla kurulmuşlardır. Bu bağlamda tarih yazımının temel parçasını oluştururlar. Çünkü tarih, arşiv malzemelerinin üzerine, dolayısıyla arşivler aracılığıyla kurulur. Kent müzeleri ve arşivleri de bir şehrin toplumsal hafıza kaydının ana merkezleridir. Bilindiği üzere müzeler ve arşivler koleksiyonlarına bağlı olarak kategorize edilir. Kent müzesini ve arşivini diğerlerinden ayıran da, en yalın bakış açısıyla kent tarihini sadece bir coğrafya ve bu coğrafyayı betimleyen nesneler üzerinden değil, kentlileri de dahil ederek anlatmasıdır. İstanbul’da henüz bir kent müzesi ya da arşivi yok. O zaman, İstanbul’un kentsel hafıza kaydını kim tutuyor?
Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.
* Bu yazı Istanbul Art News Ekim 2016 sayısında yayınlandı.